Denizlerin gizli hazinesi! Okyanusun yeşil kalbi

Okyanusların derinliklerinde, gözlerden uzak bir dünya yattı. Denizaltı ormanları. Deniz çayırları, mercan resifleri ve yosun ormanlarından oluşan bu eşsiz ekosistemler, biyolojik çeşitliliğin korunmasında hayati bir rol oynadı.

Son bilimsel araştırmalar, bu sualtı ormanlarının karbon depolama kapasitesiyle iklim değişikliğiyle mücadelede kilit bir unsur olduğunu gösteriyor. Ancak, artan çevre kirliliği, aşırı avcılık ve iklim değişikliğinin yıkıcı etkileri, bu doğal hazineleri tehdit etti.

Yabancı uzmanlar, acil koruma önlemleri alınmazsa, denizaltı ormanlarının geri dönüşü olmayan bir kayba uğrayabileceğini vurguladı.

Bilimsel Bulgular Işığında Denizaltı OrmanlarıTürk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) tarafından yürütülen çalışmalar, Türkiye’nin kıyı şeridindeki deniz çayırlarının biyolojik çeşitliliği desteklemedeki önemini ortaya koydu.

TÜDAV’ın raporuna göre, Akdeniz’deki deniz çayırları, balık popülasyonlarının yenilenmesi ve kıyı erozyonunun önlenmesi için vazgeçilmez bir unsur. Ayrıca, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi’nin R/V TÜBİTAK Marmara gemisiyle gerçekleştirdiği oşinografi izleme çalışmaları, deniz suyu kalitesindeki bozulmanın ve yabancı türlerin deniz çayırlarına olan etkisini gözler önüne serdi.

Uluslararası alanda, Monako merkezli Akdeniz Bilim Komisyonu (CIESM) üyesi Prof. Dr. Nuria Marba, deniz çayırlarının karbon tutma kapasitesinin tropikal ormanlarla yarıştığını belirtti. Marba, “Deniz çayırları, atmosferdeki karbonu emerek iklim değişikliğini hafifletiyor. Ancak, bu ekosistemlerin yalnızca %1’i korunuyor” diyerek koruma çalışmalarının yetersizliğine dikkat çekti.

İngiltere’deki Plymouth Üniversitesi’nden deniz biyoloğu Prof. Dr. Jason Hall-Spencer ise, “Denizaltı ormanları, okyanusların akciğerleri gibidir. Onları kaybetmek, biyolojik çeşitliliği ve balıkçılık sektörünü çökertir” uyarısında bulundu.

TEHDİTLER VE KORUMA ÇALIŞMALARI

Denizaltı ormanları, insan faaliyetlerinden kaynaklanan çoklu tehditlerle karşı karşıya.

WWF-Türkiye’nin Kaş-Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde yaptığı çalışmalar, deniz çayırlarının tekne çapalarından ciddi şekilde zarar gördüğünü ortaya koydu.

Bölge balıkçılarının görüşleriyle balıkçılığa kapalı alanlar ilan edilerek bu tehditlerin azaltılması hedeflendi. Ancak, küresel ölçekte derin deniz madenciliği, aşırı avcılık ve plastik kirliliği gibi sorunlar, denizaltı ormanlarını yok olma noktasına getirdi.

Okyanus Vakfı’ndan Dr. Diva Amon, derin deniz madenciliğinin deniz tabanındaki ekosistemlere geri dönüşü olmayan zararlar verdiğini vurguladı. Amon, “Madencilik faaliyetleri, sualtı ormanlarının habitatlarını yok ederek biyolojik çeşitliliği tehdit ediyor” dedi.

YABANCI UZMANLARDAN ACİL EYLEM ÇAĞRISI

Avustralya’daki James Cook Üniversitesi’nden Prof. Dr. Terry Hughes, denizaltı ormanlarının korunması için uluslararası iş birliğinin şart olduğunu belirtti. Hughes, “Mercan resifleri ve deniz çayırları, küresel ısınmanın etkilerine karşı en hassas ekosistemler. Hükümetler, bu alanları koruma altına almak için bağlayıcı yasalar çıkarmalı” dedi.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın (UNEP) raporuna göre, deniz koruma alanlarının oranı küresel olarak yalnızca %8. Bu oran, 2030’a kadar %30’a çıkarılması hedeflenen BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin çok gerisinde.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir